||**||Hoşqeldiniz||**||

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Gençlik Forum


    Ağrı Vikidebi

    S-i-l-B-a-ş-t-a-n
    S-i-l-B-a-ş-t-a-n
    Site Sahibi
    Site Sahibi


    Mesaj Sayısı : 93
    Kayıt tarihi : 11/11/09
    Yaş : 27
    Nerden : Ağrı Merkez

    Ağrı Vikidebi Empty Ağrı Vikidebi

    Mesaj  S-i-l-B-a-ş-t-a-n Çarş. Kas. 11, 2009 10:37 pm

    Ağrı ili, Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan bir ildir. Adını içinde bulunan Ağrı Dağı'ndan almıştır. 1834 yılında bucak, 1869 yılında ilçe olan Ağrı, 1927 yılında il olmuştur.

    Orta Asya'dan gelen kavimlerin Anadolu'ya girişleri sırasında Ağrı, bir geçiş oluşturmuş, dolayısıyla birçok medeniyete sahne olmuştur. Ancak bu medeniyetler Ağrı'yı bir giriş kapısı olarak gördüklerinden burada çok köklü bir uygarlık oluşturamamışlardır.

    Bölgede egemenlik kurdukları sanılan Hititler'in güçlerini yitirmeleri üzerine, M.Ö.1340 - M.Ö.1200 tarihleri arasında Hurriler bölgeye yerleşmişlerdir. Hurriler krallık merkezi olan Urfa'dan uzak olan Ağrı'yı ellerinde tutamamışlardır.

    En köklü uygarlığı Urartular oluşturmuştur. Urartu'nun Van Gölü'nün kuzey ve kuzeydoğusundaki ülkeler üzerine, Kral İspuini döneminde (M.Ö.825 - M.Ö.810) seferlere başlamış, Kral Menua döneminde (M.Ö. 810 - M.Ö. 786) ise bu akınlar daha da ağırlık kazanmıştır. Kuzeye ve kuzeydoğuya giden yollar üzerinde inşa edilen kaleler, buraya yapılan seferlerin önceden planlandığını göstermektedir. Ağrı Dağı'nın yamaçlarında, Karakoyunlu ve Taşburun köylerinin arasında ele geçen bir Urartu yazıtı Kral Menua'nın bu bölgedeki egemenliğinin kesin kanıtıdır.

    M.Ö.712 yıllarında Kızılırmak boylarına kadar uzanan Kimmerler, Ağrı'da geçici de olsa bir hakimiyet kurmuşlardır. Medler (M.Ö.708 - M.Ö.555) Asur Devleti'nin yıkılması ile birlikte bir yayılma sürecine girmiş, bunun sonucu olarakta Ağrı ve çevresini topraklarına katmışlardır.

    Medler'in yıkılması ile birlikte Persler; Büyük İskender'in Pers Kralı lll. Darius'u M.Ö. 331'de yenerek Anadolu'yu ele geçirdiği zamana kadar yaklaşık iki yüzyıl kadar bölgede yaşamışlardır. Büyük İskender'in ölümü üzerine oluşan boşluktan faydalanan Ermeniler ve Gürcüler bölgeyi ele geçirmişlerdir.

    Doğu Anadolu'ya gelip yerleşen ilk Türk topluluğu M.Ö.680 yılında bölgeye gelen Sakalardır. Murat Nehri ve Doğubeyazıt çevrelerine kısa sürede yerleşmişlerdir. Daha sonraları Arsaklılar ve Artaksıyaslı Krallığı, Ağrı ve çevresine hakim olmuştur.


    Ağrı ilinin ilçeleriBölge, Halife Osman zamanında İslam orduları tarafından fethedilmiştir. 872 yılına değin Abbasiler'in kontrolü altında kalan Ağrı, daha sonra Bizans'ın kontrolüne geçmiştir.

    1071 Malazgirt Savaşı sonrası bölgeye Türk boyları gelmeye başlamıştır. Ağrı, yüzyıla yakın bir süre Sökmenli Devleti'nin sınırları içine girmiştir. 1027 - 1225 yılları arasında Ani Atabekleri, 1239'da Cengizliler, 1256 - 1358 yılları arasında İlhanlılar ve Celaliler Ağrı'da hüküm sürmüşlerdir. İlhanlılar bazen kurultaylarını Ağrı Dağı'nda yapmış, Anadolu ve İran'ı buradan yönetmişlerdir. 1393'de Moğol hakanı Aksak Timur, Ağrı bölgesini ele geçirmiştir. 1405 - 1468 tarihleri arasında Ağrı, Karakoyunlu toprakları içinde yer almış, Karakoyunlular yıkılınca Ağrı Akkoyunlular'ın egemenliğine geçmiştir. Ağrı, 1514'de yapılan Çaldıran Savaşı sonrası Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır.

    Osmanlı döneminde Şorbulak olarak anılan ilin adı, Ermeniler zamanında Karakilise olarak değiştirilmiştir. Kâzım Karabekir Paşa zamanında ise Karakilise ismi değiştirilerek Karaköse diye adlandırılmıştır.

    Nuh Tufanı ile ilgisinden dolayı Tevrat'ta adı geçen Ararat Dağı ve ülkesinin, Ağrı ve çevresinin olduğu sanılması dolayısıyla Ağrı'ya batılılar tarafından Ararat da denilmektedir. 5165 m. yüksekliğiyle Türkiye'nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı da il sınırlarındadır.

    Türkiye Cumhuriyeti hükümeti Ağrı'ya bir üniversite kurma kararınını TBMM'den geçirmiştir. Bu girişimin 2009 Nisan'ında gerçekleşecek olan yerel seçim öncesi bir yatırım olmaktan öte bir anlam içermediğine inanılmaktadır. Ağrı, 2007 Temmuz'unda yapılan son genel seçimde de meclise beş milletvekili göndermiştir.

    Kültürel ve doğal zenginlikler

    Ağrı Dağı'nın Iğdır'dan görünümü
    A painting by the American Edward Hicks
    İshakpaşa Sarayı.Ağrı Dağı : Doğubeyazıt'ta bulunan ve volkanik bir dağ olan Ağrı_Dağı 5137 metre yüksekliği ile Avrupa'nın ve Türkiye'nin en yüksek dağıdır.Nuh Tufanı'ndan sonra Nuh'un gemisine ev sahipliği yapması dolayısıyla efsanevi özelliği olan bir dağdır.Dağ İran'ın 16 km batısında,Ermenistan'ın 32 km güneyinde yer alır.
    İshak Paşa Sarayı : İshak Paşa Sarayı, Ağrı Dağı'nın yakınında, Doğubeyazıt'ın 5 kilometre uzağında eski Doğubeyazıt yanında sarp kayalar üzerine,7.600 m² bir alan üzerine kurulmuş, kartal yuvasını andıran 116 odalı bu saray aslında türbesi, camii, surları, iç ve dış avluları, divan ve harem salonları, koğuşları ile bir bey kalesidir.
    Nuh'un Gemisi : Ağrı dağı'nın güney karşısındaki Şürbahar (Telçeker) ile Üzengili (Meşar) köyleri arasında doğal bir anıttır. Aslında bu anıt, gemi biçimli bir şekil (siluet) dir. Türkiye - İran Transit yoluna 3,5 km. mesafededir.Nuh Tufanı sonucunda karaya oturan geminin bufada kaldığı öne sürülmektedir. 1983 yılından iti­baren kutsal geminin kalıntılarım burada arama çalışmaları hızlanmıştır.
    Meteor Çukuru : Doğubayazıt'ın 35 km. doğusunda. Küçük Ağrı dağının eteğinin bittiği yerdedir, İran sınırına 2 km uzakta, Gürbulak sınır kapısı ile Sarıçavuş köyü arasındadır. 1892 yılında gökten düştüğü sanılan büyük bir parçanın meydana getirdiği çukur, dünyada büyüklük ve derinlik itibariyle Alaskadakinden sonra ikinci büyük meteor çukuru budur. Genişliği 35 m., derinliği 60 m. dir. Toprağa gömülü göktaşının üzeri iç duvarlardan çöken toprak tabakalarıyla örtülüdür.
    Balık Gölü : Ağrı'nın kuzeyinde, Kars sınırındaki Sinek yaylasında alabalığı ile ünlü bir lav setti gölüdür. Gölün suyu tatlı ve temizdir. Sazan balığı ve ünlü kırmızı pullu (kızıl alabalık) alabalığı vardır. Gölün çevresindeki buz gibi kaynaklar, Anadolu'nun en güzel sularıdır. Göl, doğal bir güzelliğe ve sade bir manzaraya sahiptir.Deniz seviyesinden 2241 m. yükseklikte bulu­nan Balık gölü, yurdumuzun en fazla yüksekte oluşmuş gölüdür. Alanı 34 km2. olup, derinliği 100 m.yi aşmaktadır.Gölün güney kıyısında plaj sitesi ve turistik te­sisler vardır.Balık gölüne kısa yol, Taşlıçay üzerinden çıkan 26 km.lik yoldur. Bu yolu, 60 km.lik Doğubeyazıt yolu tamamlar.
    Kudret Köprüsü : Köprü Diyadin İlçesindeki kaplıcaların bitişiğindedir. Zaten bu çermi­ğin adı da buradan gelir. Murat nehri buradaki toprak ve kaya yığınını sökemediğinden altını delmiş, açtığı tünelden akmıştır. Dünyada benzeri olmayan bu köprü, 30 m. yükseklik, 30 m. genişliktedir. Aradaki 150 m. boşluktan sonra ikinci doğal köprü yer almaktadır.
    Hamur Deresi : Murat nehri'nin Hamur ile Tutak arasında aktığı Hamur deresi, doğal güzelliklere sahiptir. Suların bazı yerlerde çağlayarak, bazı yerlerde durgun ve vadinin yapısına uygun biçimde kıvrılarak akması, yer yer görülen ağaçlıklar, bostanlar buraya ayrı bir çekicilik kazandırır. Hamur deresi; balık avlama, iyi bir piknik ve dinlenme yeridir.
    Tendürek Dağı : Sönmüş, volkanik bir dağdır. Diyadin'in ve kap­lıcaların güney doğusundadır. Dağın üzerinde tandıra benzer sıcak çukurlar olduğundan böyle adlandırıl­mıştır. Doğal güzelliği ve kaynak sularının yanında, üzerinde buram buram duman (buhar) tüten sıcak su gözeleri de vardır. Sıcak ve soğuk kaynak suyu bol­dur. Murat nehrinin ilk çıkış yeri buradır.Tendürek dağının sıcak suları minerallidir. Dağın tepesinde, (içinde su aygırları olduğu söylenen) krater bir göl oluşmuştur. Yazın yayla olarak kullanılır. Havası ve yeşilliği insana ferahlık verir. Av hayvanlarının da olduğu Tendürek'te ilkbaharda çok mantar yetişir.
    Ahmed-i Hâni (Kürtçe: Ehmedê Xanî) (d. 1651 - ö. 1707), 17. yüzyılda, divân edebiyatının, Kürtçe'nin Kurmanci lehçesine uyarlanmış şekli olan "Mem û Zîn"i yazan, Hakkarili tarihçi, edebiyatçı ve mutasavvıf. Yaşadığı yörede zaman zaman şeyh olarak kabul edilmiş, Hani Baba adıyla da anılmıştır. Doğu Bayazıt medreselerinde müderrislik ve saray katipliği yapmıştır.
    Şeyh Ahmed-i Hani 1591 yılında Hakkarinin Çukurca ilçesi Han köyünde dünyaya gelmiştir. Doğduğu yere izafeten Hani lakabıyla tanınmıştır. Daha küçük yaşlarda iken bazı vasıfları ön plana çıkan Şeyh Ahmed-i Hani çevresindeki insanların dikkatini çekmiş, daha sonra sebebi bilinmeyen bir nedenle zamanın kültür ve ticaret merkezi konumunda olan Doğu Beyazıt e yerleşmişitr. Doğubeyazıt medreselerinde Müderrislik ve Saray katipliği yapmış. Muttaki, dini ilimlerde yüksek derece ilim ve fazilet sahibi hakim ve edip bir zattır.

    Dini ilimler başta olmak üzere zamanın edebiyat dünyasındaki ilimlere genç yaştan itibaren vakıf olmayı başarmış ve yaşadığı dönemin kültür, edebiyat ve düşünce dünyasına damgasını vurmuştur.

    O Milli değerlerden hareketle evrensel değerler dünyasını yakalamaya çalışarak bütün mahlukatın yaratıcısının ALLAH olduğunu vurgular. ALLAH'a ve O'nun elçisi Peygamberimiz Hazret-i Muhammed'e olan sevgisini her zaman dile getirir. Şeyh Ahmed-i Hani eserlerinin en önemlisi Mem u Zin'dir. Bu eserin girişinde ALLAH'a övgü, çağrı ve yakarış Peygambere övgü ve Peygamberden şefaat, ALLAH'tan af dileği gibi konulara ayırır.

    Diğer bir önemli eseri de Nevbehar-a Bıçukan isimli manzum eseridir. Sözlük niteliğindeki bu eser sayfalarının baş kısmında eğitim, ahlak ve toplumsal olaylarla ilgili veciz ifadeler yerleştirilmişitir. Bazı medreselerde Arapçaya yeni başlayan öğrencilere ders kitabı olarak okutulmakta eğitim ve öğretim ruhu aşılamaktadır. Bunun yanında Akaid-i Molla Ahmet Siseban, Sekerat-ı Mevt adlı eserleri de bulunan Ahmed-i Hani 1652 yılında Doğubeyazıt ta vefat etmiştir.

    Yörede Hani baba oalrak bilinen Şeyh Ahmed-i Hani yörede tanınan ve Türbesi saygı duyulan bir makam durumundadır.


    Ahmed-i Hâni, Mem û Zîn adlı eserinde, Emir Zeyneddin'in güzellikleriyle dillere destan olan Zîn ve Sıtî adlı iki kız kardeşinin Mem ve Tacedin ismindeki iki gençle olan aşklarını şiir şeklinde anlatır. Eser, aynı adla sinemaya da uyarlanmıştır.

    Eserleri

    Mem û Zîn (Aşk destanı)
    Nûbara Biçûkan (Çocuk kitabı)
    Eqîdeya Îmanê (İdeoloji ve İnanç)
    Eqîdeya Îslamê (İslam İnancı)
    Fî Beyanî Erkanî Îslam (İslam'ın Temelleri)

    Ehmedê Xanî kimi için, bir evliya, kimi için büyük bir din adamı-alimi, kimine için büyük bir şair, büyük bir edebiyatçı, kimi için büyük bir bilge-feylezof, kimi için ulusal bir önder rehber vwe belki bir metematikçi-fizikçi. Ama o bana göre bunların hepsi ve belkide dahada ötesi! O kürt halkının özü ruhu, ölümsüz rehberidir.

    Türbesi

    Ahmed-i Hani Türbesi, Ahmed-i Hani'ye ait türbedir. Türbenin yanında sonradan bir de cami yapılmıştır. Türbe Ağrı'da; Doğubayazıt'a 8 km mesafede, İshak Paşa Sarayının üst kısmındadır. Bölgede en çok ziyaret edilen türbedir.




    İlçeleri
    Doğubeyazıt
    Patnos
    Diyadin
    Taşlıçay
    Eleşkirt
    Tutak
    Hamur

      Forum Saati C.tesi Kas. 23, 2024 5:54 pm